Atatürk’ün bilim ve teknoloji ile ilgili sözleri:
İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir,
doğru yoldan sapmaktır.Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her
dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında
takip etmek şarttır.
Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu
kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak
elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.
Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları
bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler
getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.
Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle
beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması
şarttır.
İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa, gidip öğrenmeye mecburuz.
Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların
korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de
hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan
milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat
felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu
altına girmeye mahkûmdur.
İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya
çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu
temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi
mirasçılarım olurlar.
İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha
çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek
değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni
buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunluluğudur.
İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir.
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.
Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında
doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin
edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.
Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir
vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne
yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk
tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli,
onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz.
Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız.
Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin
üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen
nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız.
İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder